Babacan: Tarih çekimser kalanları değil, taşın altına bedenini koyanları yazar

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, terör örgütü PKK’nın silah bırakmasına yönelik atılan adımları en başından beri desteklediklerini ancak süreç içerisinde çekincelerini paylaştıklarını, riskler konusunda uyarılar yapmaya da devam edeceklerini söyledi.

Babacan: Tarih çekimser kalanları değil, taşın altına bedenini koyanları yazar

Sürece ilişkin muhalefeti eleştiren Babacan, “Neredeyse terör örgütüne dönüp ‘Yahu siz niçin silah bırakıyorsunuz ki?’ diye seslenecekler. Neredeyse terör örgütüne ‘Bakın, bu iktidar sizi kandırıyor’ diyecekler” eleştirisinde bulundu ve çekimser olmayın çağrısı yaptı.

İktidar cephesinin hala suskun olduğuna dikkat çeken Babacan, "Hala güçlü bir ses yok, hala tam sahiplenilen bir süreç yok. Her konuda konuşan, her konuda topa giren, gerektiğinde köşe yazarlarıyla bile laf dalaşına giren Sayın Erdoğan’ın, bu sürecin tam olarak neresinde olduğunu kimse bilmiyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı, Cumhur’un Başkanı değilmiş gibi, yaşananlarla ilgisizmiş gibi davranıyor. Sık sık ‘Başkomutan benim’ diyen Sayın Erdoğan, böylesine önemli bir güvenlik meselesini es geçmeyi tercih ediyor. Sayın Bahçeli’den rica ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nı da arayın ve kendisini bu süreçle ilgili biraz cesaretlendirin. ‘Korkmayın’ deyin. ‘Ben konuşuyorum ama millet sizi de duymak istiyor’ deyin.” dedi.

Babacan, ülkenin, siyaset üretmekten çoktan vazgeçtiği, siyasi partilerin içi boş tartışmalarla vakit harcayıp durduğunu vurgulayarak "Dönüp dolaşıp, ülkeyi tekrar tekrar aynı tartışmaların içine çeken iki kutup oluştu Türkiye’de. İktidarıyla muhalefetiyle el ele verdiler, ülkemizi yine eski bir tartışmanın, bir diploma tartışmasının içine soktular. Çünkü söyleyecek sözler tükendi, icraat da yok, ne yapalım, nasıl polemik üretelim başlayalım diploma meselesine... Çünkü millet umurlarında değil, memleket umurlarında değil. Geçim sıkıntısı çeken halkımız, gençlerimiz, diplomalı işsizler umurlarında değil.” diye konuştu.

Suriye’deki son gelişmelere de değinen Babacan, "Lazkiye ve çevresinde yüzlerce silahsız masum insanın can vermesi içimizi yaktı. Bakın Esad rejimi 8 Aralık’ta düştü değil mi? Tam 9 Aralık’ta bir sabah uzunca bir canlı yayında, benim ilk işaret ettiğim risk tam da Lazkiye çevresinde olanlardı. Bakın dedim ki ‘En acil ve büyük risk burada. Nusayri kimlikli Nusayri tabana dayanan bir rejim düştü, bir başka yönetim devraldı ama asla rövanşist, intikamcı duygulara izin verilmemelidir. Suriye’de yaşayan Arap Alevisi halk mutlaka korunmalıdır.’ Rejimin düştüğü tarih 8 Aralık, ben bunu 9 Aralık’ta canlı yayında söyledim. Ve korktuğumuz maalesef geçtiğimiz günlerde maalesef Suriye’nin başına geldi.” ifadelerine yer verdi.

“PYD ile Şam arasındaki anlaşma önemli ancak ihtilaf üretmeye açık yönler var” diyen Babacan, şunları kaydetti:

‘‘Birileri, Suriye’deki istikrar bozulsun diye, ısrarla farklılıkları kaşımaya devam ediyor. Suriye'de yaşayanlara refah, barış çok görülüyor. Bu çerçevede, evvelsi akşam Şam yönetimi ile PYD arasında imzalanan anlaşma önemlidir. Ancak, bu anlaşmanın uygulama detayları belli değildir, ileride ihtilaf üretmeye açık yönleri vardır. Dolayısıyla ‘Bunlar anlaştı, rahatlık’ değil; oradaki durumu idare edecek, topu ileriye doğru yuvarlayacak bir sürü madde var. Didik didik ettik anlaşmayı, arka planında çok yakından inceledik. Onun için Suriye’de potansiyel sıkıntı alanı orada duruyor. Dolayısıyla Şam yönetimi ile PYD arasındaki ilişkinin bundan sonraki süreçte mercek altına değil, mikroskop altına alınıp yakından takip edilmesi gerekiyor ki Suriye’de gerçek anlamda barış ve huzur sağlanabilsin.”

Türkiye'deki sağlık sisteminin AB ortalamasının çok gerisine düştüğün altını çizen Babacan, "Alınamayan randevuların, konulamayan teşhislerin, yapılamayan ameliyatların, temizlenmeyen hastanelerin, bulunamayan ilaçların, göç eden hekimlerin ülkesi olduk. Hal böyle olunca da kaçınılmaz olarak şu sonuç ortaya çıkıyor: Türkiye’de sağlıklı yaşam süresi AB ortalamasının çok gerisine düştü.” dedi.

  Hibya Haber Ajansı